OECD Çalışma Grubu, raporunda Türkiye’nin rüşvetle mücadelede sistematik biçimde başarısız olduğunu, etkin bir yasal çerçeveye rağmen şirket veya kamu iktisadi teşebbüsleri hakkında tek bir mahkûmiyet kararı dahi bulunmadığını kaydediyor. Savunma ve inşaat gibi yüksek riskli sektörlerde şeffaflık eksikliğinin sürdüğü, soruşturmaların yargı bağımsızlığı üzerindeki siyasi baskılar nedeniyle ilerleyemediği belirtiliyor.
Yargı Bağımsızlığı ve Muhbir Koruması En Kritik Eksikler
Raporda, “yargı bağımsızlığının son yıllarda daha da zedelendiği, soruşturmalarda kolluk ve savcılık makamlarının proaktif davranmadığı, medyadaki yolsuzluk haberlerinin sansürlendiği” tespitleri yer alıyor. Ayrıca OECD’nin 17 yıldır talep ettiği kapsamlı “muhbir koruma yasası” hâlâ çıkarılmadı. Uyum programlarının yetersizliği, kurumsal iş birliği eksikliği ve “intifa hakkı sahibi sicilinin” etkin kullanılmaması Türkiye’nin itibarını zedeliyor.
Pala, rapor bulguları hakkında şu ifadeleri kullandı:
“OECD’nin açık uyarısı, yalnızca dış ticaret hukukuna ilişkin bir teknik rapor değil; demokrasimiz, hukuk devletimiz ve ekonomik güvenilirliğimiz için kırmızı alarmdır. Sıfır mahkûmiyet gerçeği, ‘cezasızlık kültürünün’ artık sistemik hâle geldiğini gösteriyor. Türkiye rüşvetin güvenli limanı olamaz.”
“Phase 3’ten Kalan 27 Tavsiyenin Yalnızca 6’sı Tamamlandı”
OECD Çalışma Grubu, 2014’teki Phase 3 denetiminde verilen 27 tavsiyeden 21’inin hâlâ yerine getirilmediğine dikkat çekiyor. Yeni rapor, Türkiye’den Haziran 2026’ya kadar “tüm tavsiyelere uyum” raporu talep ederek süreci yakın gözetim altına aldı. Prof. Pala, “Bakanlık bu takvimi ciddiye almalı; aksi hâlde uluslararası toplumda itibar ve kredi kaybı kaçınılmazdır” dedi.
Önergedeki Kritik Sorular
Milletvekili Pala, önergesinde öne çıkan şu soruların şeffaf biçimde yanıtlanmasını talep ediyor:
1. 23 yabancı rüşvet iddiası neden kovuşturmaya dönüşmedi? Dosyaların akıbetleri nedir?
2. Şirketlere yönelik hiç mahkûmiyet kararı olmamasının nedeni nedir? Kurumsal sorumluluğu güçlendirecek mevzuat planlanıyor mu?
3. Muhbir koruma yasası için hangi adımlar atıldı?
4. Yargı bağımsızlığına yönelik müdahaleleri önleyecek yapısal reform gündemde mi?
5. Medya sansürü ve ifade özgürlüğü engelleri nasıl kaldırılacak?
6. Yüksek riskli sektörlerde etik uyum programları ne zaman zorunlu hâle gelecek?
7. Ulusal yabancı rüşvetle mücadele stratejisi oluşturulacak mı?
8. “İntifa hakkı sahibi sicili” neden etkin kullanılmıyor?
9. MASAK’ın özel denetim prosedürleri ve kara para aklama dosya istatistikleri nelerdir?
10. Haziran 2026 OECD raporu için eylem planı hazır mı?
Kamuoyuna Açık Çağrı
Kayıhan Pala, basına yaptığı açıklamada hükümete ve kamuoyuna konuyla ilgili çağrıda bulundu:
“Rüşvetle mücadele, yalnızca ticari rekabeti değil; kamu kaynaklarımızı, halk sağlığını ve demokratik meşruiyeti doğrudan ilgilendirir. OECD’nin net uyarıları, Türkiye’nin artık mazeret üretmek yerine, bağımsız yargıdan güçlü muhbir korumasına, kurumsal cezalardan medya özgürlüğüne kadar bütüncül bir reform paketini hayata geçirmesini zorunlu kılıyor. Şeffaflık olmadan güven, güven olmadan da sürdürülebilir kalkınma mümkün değildir. Hükûmeti, Meclis’teki tüm partileri ve sivil toplumu bu süreci kararlılıkla izlemeye davet ediyorum.”
OECD raporunun eleştirileri, Türkiye’nin yalnızca uluslararası yükümlülükleri açısından değil, ekonomideki kırılganlık, rekabet gücü ve demokrasi standartları bakımından da “acil eylem” gerektirdiğini gösteriyor. CHP’li Pala, Bakanlık’tan somut takvim ve şeffaf veri talep ederek konunun TBMM gündeminde takipçisi olacağını vurguladı.