Her biri tuğla kalınlığında birer kitap dolusu yazıyı kapsayacak konuları bir arada, bir köşe yazısının konusu yapmak ancak cüretkâr yazarınıza ve okumak da Bursa Saati’nin siz şanslı okurlarına nasip olabilirdi. Ustalık uzun meseleleri kısaca anlatabilmektir biraz da değil mi? Dur bakalım biz ne kadar kısaltabiliriz, her biri eşeğinkinden uzun bu kuyruklu gündemi.
Öncelikle şunu peşinen söyleyelim, bu üç konu şu anda ülkenin iç içe geçmiş ve birbirine göbekten bağlı bölünemez ve bölünmesi dahi düşünülemez gündemleridir. Neden öyle, nasıl olmuş da bu üç devasa sorun iç içe geçmiş? Belki de daha doğru soru şu; bu üç büyük meselenin ortak yanı ne? El cevap üçü de yıllar içinde geciktirile geciktirile, sündürüle, sündürüle bir araya geldi ve birbiri üstüne yapıştı kaldı.
Evvela çözüm süreci nedir? Kürt sorunu. Kürt sorunu cumhuriyetin kuruluşundan bu yana gelen ama 1980’lerden bu yana düşük yoğunluklu bir savaşa evirilen devasa bir sorun. Kuruluşta hiç olmayabilirdi, oldu. Şimdiye kadarki iktidar dönemlerinde çözülebilirdi, çözülmedi ve bugünlere gelindi. Ve tarihi bir kavşakta çözüm bekliyor. Peki, bu defa çözülecek mi? Ne sorunun kendisinin, ne Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, ne de Kürt tarafının daha fazla beklemeye tahammülü yok, çözülecek. Tarih emrediyor, coğrafya emrediyor ve en önemlisi iç ve dış konjonktür emrediyor. Askeri komutla ifade edecek olursak KÜRT SORUNU ÇÖZÜLECEK, ÇÖZ.
İyi de nasıl ve ne zaman? En kısa zamanda PKK’nın kongreyi toplaması ve en geç 2025 Haziran ayında PKK’nın silah bırakması ile başlayıp Kürtlerin sorun olarak gördüğü ne varsa yasal zeminde çözülmesi ile bitecek bu süreç.
Erken seçim neyin nesi ve çözüm süreci ile ne alakası var?
Seçmen Ak Parti’den kurumsal olarak desteğini 2015 Haziran seçimlerinde çekti aslında ama araya iyi saatte olsunlar la örgütün birlikte icra ettiği hendek operasyonları girince seçimler aynı yılın kasım ayında yenilendi ve güvenlik kaygılarının ağır basmasıyla Erdoğan yeniden iktidar oldu. Kürt sorununun çözümü ile erken seçim iç içeliği 2015 Haziran seçimleri oldu, o seçim sonucuna göre halk iradesine uygun bir koalisyon hükümeti kurulabilseydi bugün büyük bir ihtimalle ne Kürt sorununu, ne erken seçimi ne de genel affı konuşmayacaktık.
Bugüne kaldı, mecburen bugün konuşuyoruz. Durum öyle bir hal aldı ki Kürtler bu ülkenin kurucusu olamadılar ama kurtarıcısı olabilirler. Yavuz Ağıralioğlu kızmasın, onun partisinin adı anahtar ama gerçekte bugün bu ülkenin anahtarı Kürtlerin elinde. Kilit rolü de Erdoğan’da. Devlet Bey de anahtarı eline almış, kilidin kapısını açmaya çalışıyor, biraz paslı olduğu, yağlanması gerektiği doğrudur ama sonuçta bu anahtar bu kilidi açacak, kimsenin şüphesi olmasın.
Açacak demişken iktidar habire ülkeyi kapatmaya ve ufukları karartmaya çabalayadursun halk bütün kapalı kapıları açmak üzere harekete geçmiş durumda. Vakti gelmiş fikirden daha güçlü bir şey yoktur. Sırasıyla olabilecekleri yazıp bitirelim.
1. Kürt açılımı en kısa sürede başarıyla sona erer. Buna bağlı olarak Selahattin Demirtaş çıkar, kayyum uygulaması sona erer. Halkın seçtiği belediye başkanları görevinin başına döner.
2. Ekrem İmamoğlu dâhil ne kadar tutuklu ve hükümlü muhalif varsa özgürlüğüne kavuşur.
3. KHK’lılar dâhil öncelikle siyasi suçları kapsayacak bir büyük af çıkar. Bu afta önce bazı suçlar politik sebeplerle kapsam dışı kalır ancak anayasa mahkemesi kapsamı genişletir ve af genel affa dönüşür.
Bunlardan hangisi önce, hangisi sonra olur, hangisi erken seçimden önce, hangisi sonra olur kestiremiyorum ama Erdoğan henüz direksiyondayken arabayı bu istikamete doğru sürerse, hem ülke için, hem de kendisi ve partisi için çok iyi olur. Aksi halde araç yön değiştiremeyeceğine göre direksiyon el değiştirir.
Bitirmeden erken seçim ne zaman olur söylemedin merak ettik diyen okurlarıma erken seçimlerin baş ihbarcısı Bahçeli’yi yakından takip etmelerini, ondan tarih alamazlarsa Bahçeli’yi ve MHP’yi iyi bilen Pr.Mümtazer Türköne’yi takip etmelerini öneririm. Mesaj her zaman ilk ağızdan ve doğrudan verilmez. Gördüğüm kadarıyla erken seçim geliyor, hem de pek yakında.