Orhan Sarıbal tarım sektörünün sorunlarına dikkat çekti
Orhan Sarıbal tarım sektörünün sorunlarına dikkat çekti
İçeriği Görüntüle

Türkiye’de enflasyonla mücadele kapsamında çiğ süt fiyatlarının baskılanması üreticiyi zor durumda bırakırken yem fiyatlarındaki artışın sürdüğünü belirten Sarıbal, “Bu dengesizlik, birçok süt üreticisini hayvancılıktan vazgeçmeye veya damızlık hayvanlarını kesime göndermeye zorluyor. Özellikle küçük aile işletmeleri için bu durum daha da yıkıcı. Çünkü büyük işletmeler bir şekilde maliyetlerini yönetebilirken küçük üreticiler hızla sektörden çekiliyor. Bu süreç uzun vadede süt arzında düşüşe, dolayısıyla süt ve süt ürünleri fiyatlarında keskin artışlara yol açıyor. Üreticinin sürdürülebilir gelir elde edebilmesi için süt/yem paritesinin en az 1,5 seviyesinde olması gerekiyor. Nitekim 2020 yılında çiğ süt üretimi 23,5 milyon tona ulaşmışken 2023 yılında yüzde 8,5 oranında azalarak 21,5 milyon tona düştü. 2025 yılı için çiğ süt litre fiyatı 17,15 TL olarak tavsiye edilmesine rağmen, üreticilerin hesaplamalarına göre gerçek maliyet 20 TL’ye kadar çıkmış durumda. Üreticiler, sürdürülebilir ve karlı bir üretim için fiyatın en az 25 TL olması gerekiyor. Mevcut fiyatlarla her litre süt başına yaklaşık 8 TL zarar ediyor. Bu ekonomik baskılar nedeniyle pek çok üretici, hayvanlarını kesime göndermek zorunda kalıyor” dedi.

Türkiye'de süt sığırı işletmelerinin büyük bir kısmının küçük ölçekli olduğuna da değinen Sarıbal TÜİK verilerine göre yaklaşık 1,1 milyon süt sığırı işletmesinin yüzde 67'sinin 10 başın altında hayvana sahip olduğunu söyledi. 2023 yılı verilerine göre, Türkiye'de inek başına yıllık süt verimi 3 bin 170 kilogramken, AB'de 7 bin 300 kilogram olduğunu belirten Sarıbal, “Türkiye'de süt hayvancılığı yapan üreticilerin en büyük maliyet kalemi yemdir ve yem hammaddelerinde dışa bağımlılık önemli bir sorun. Mısır ve soya, gibi temel yem hammaddelerinin büyük bir kısmı ithal edilirken döviz kurlarındaki dalgalanmalar doğrudan yem fiyatlarına yansıyor. Bu durum, süt üretim maliyetlerini artırarak hem üreticiyi hem de tüketiciyi olumsuz etkiliyor. Üretici yüksek maliyetler nedeniyle zarar ederken, tüketiciye de daha yüksek süt ve süt ürünü fiyatları olarak yansıyor. Çözüm, yerli yem üretiminin artırılması, alternatif yem kaynaklarına yönelinmesi ve yem bitkileri üretiminin desteklenmesi gibi politikaların uygulanmasında. Mera alanlarının korunması ve ıslahı, hayvancılık sektörünün sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşıyor. Ancak yıllardır süren tespit çalışmalarının tamamlanamaması ve ıslah çalışmalarının yetersiz kalması, üreticilerin uygun fiyatlı kaba yeme erişimini zorlaştırıyor. Mera alanlarının amaç dışı kullanımı ve tahribatı, hayvan varlığını olumsuz etkilerken, yem maliyetlerini artırıyor” ifadelerini kullandı.

Süt hayvancılığının sürdürülebilirliğini sağlamak için çiğ süt fiyatlarının baskılanmasından vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizen Sarıbal, çiğ süt fiyatlarının sanayiciler tarafından değil, üretici örgütlerinin ağırlıkta olduğu bir kurul tarafından belirlenmesi gerektiğini söyledi. Sarıbal, aynı zamanda yem fiyatlarının sübvanse edilmesi, üretim maliyetlerini azaltacak desteklerin artırılması, ayrıca Et ve Süt Kurumu’nun, piyasada dengeleyici bir rol üstlenerek üreticinin gelirini güvence altına alacak müdahale politikaları geliştirmesinin önemini vurguladı.