Erdoğan hep bu ülkede yerli ve milli bir muhalefet yokluğundan yakınır dururdu ya, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasından sonra nihayet o da oldu, gençler sahneye çıktı. Tabi Sayın Cumhurbaşkanının kast ettiği muhalefet hiçbir zaman kendisine ciddi rakip olamayacak, seçimden seçime şöyle bir görünüp kendisine siyasi meşruiyet devşirebileceği dişine göre bir muhalefetti. Ama onu tarif ederken açıkça böyle söyleyemeyeceği için “yerli ve milli” diyordu.
İmamoğlu ciddi bir rakip olarak tehlikeli bir cisim gibi adaylığa doğru hızla yaklaşırken zaman ayarlı olarak önseçim sandığına gireceği gün cezaevine girdi. Şimdi buna kaderin bir cilvesi ya da ne tesadüf deyip geçecek miyiz? Bir cumhurbaşkanı aday adayı tam partisi kendisini önseçimle aday ilan etmeye hazırlanırken akşamında 31 yıl önce aldığı diploması iptal edilecek, sabahında bir şafak baskınıyla evinden alınacak Allah Allah şu işe bak yahu nasıl da denk geldi maşallah barekallah deyip, denk getirenlere alkış mı tutacağız?
Yok, Allah var herkesten alkış beklemiyorlar, onların gönüllü ya da görevli kâfi miktarda alkışçısı var zaten. Bizden istenen susmamız ve sıramızın gelmesini beklemekti. Aslında bekliyorduk belli yaşı aşmış yılmışlar ve küskünler ordusu olarak ama hiç beklenmedik bir şekilde gençler ortaya çıktı. Beklenmiyordu, çünkü onlar a politikti, bambaşka bir dünyadaydılar. Çoğu bir an önce bu ülkeden bir an önce kaçıp kurtulmanın peşindeydi. Öyle biliyorduk, herhalde reis de öyle biliyordu ki onları hiç hesaba katmamıştı.
Ama meğer öyle değilmiş. Meğer gençler kendilerinin adam yerine konulmamasına epey zamandır içerliyorlarmış. Meğer ülkedeki demokrasi kırıntılarının da gün gün erimesine acayip kızgın ve öfkeliymişler. İmamoğlu zaman ayarlı bir şekilde tutuklanınca kendilerini gösterme gereği duydular, tazyikli su ve biber gazını göze alarak protestolara başladılar. Öyle birkaç günlük ayran kabarması da değil anlaşılan, aranılan demokrasi bulunana kadar devam edecek gibi görünüyor protestolar.
Bu gençlere kızıyor iktidar, daha doğrusu CHP’yi gençleri sokağa dökmekle suçluyor. Gençleri sokağa döken CHP değil iktidar aslında. Biliyorum elbette bunu amaçlamadılar, istemediler, daha doğrusu hesap etmediler ama oldu işte. Ne olacak şimdi? Onlar da tıpkı bir zamanlar babalarının amcalarının bastırıldığı gibi bastırılacak mı, susturulacak mı? Onlar susarsa, onlar da küserse bitecek mi bütün dertlerimiz? Gençlerin isteği çok basit aslında, onlar geleceklerini istiyorlar, çünkü ufukları kararmış, bu ülkeden umutları kalmamış durumda.
Bu gençleri gözaltına alıp tutuklamak şöyle dursun yüzleri hala ülkesine dönük olduğu, ülkenin geleceğine sahip çıktıkları için tebrik etmek gerekir. İşte tamda bunun için yerli ve millidir bu gençler. Ciddiye alınması gereken bir muhalefet olarak ortaya çıkmışlardır. Keşke kıymetleri bilinse de siyasette taze bir kan olarak değerlendirilebilseler.
Gençleri bastırmak durdurmak yerine tavsiye edilmesi gereken, kırmadan dökmeden içlerini dökmeleridir. Şimdiye kadar da çok önemli bir zarar ziyan ortaya çıkmamıştır çok şükür. Şu anda siyaset yapan devlet büyüklerinin çoğu gençliklerinde farklı farklı ideolojilerin düşüncelerin heyecanıyla gösteriler ve protestolar yapmışlardır. Gençlik enerjisi bir şekilde boşalmak ister, ne mutlu ki bu enerjinin büyük bir kısmı ülkenin geleceğine doğru akıyor. Gençlik demokrasi eşitlik ve adalet istiyor haklı olarak. Peki, ağız dolusu var işte neyinize yetmiyor diyebiliyor muyuz?
Yargının sorunlarını yakından bilen bir avukat olarak yargı bağımsızlığına ve adalete güvenmek isterim ama gel gör ki güvenemiyorum. Görevini büyük fedakârlıklarla dürüstçe yapmaya çalışan hâkim ve savcılarımız var elbette ama onların varlığı adaletin tecellisine yetmiyor. Mesela şu soru toplum vicdanında asılı duruyor; Eğer Ekrem İmamoğlu Recep Tayyip Erdoğan’a rakip olacağını ilan etmese, tam da bu ilanın yapılacağı gün tutuklanır mıydı?
Hukuk dediğiniz şey üniversitedeki hukuk profesörlerinin ya da üst düzey yargıçların vaaz ettiği ağdalı kurallar manzumesi olmaktan çok daha basit bir şeydir. Hukuk sokaktaki Ayşe Teyzenin, Mehmet Amcanın vicdanının olur verdiği, rıza gösterdiği şeydir. Ve İmamoğlu’nun bu şekilde tutuklanması sokaktaki adamın vicdanına sığmamış, kabul görmemiştir. İşte bunun için bu gençler Türkiye’nin en yaşlı partisi ile birlikte sokağa çıkmışlardır. İşte bunun için Türk ve Kürt Milliyetçisi, muhafazakârı ve en radikal solundan en softuna bütün partiler meydanlarda buluşmuşlardır.
İktidar artık şunu görmüş olmalı ki bu İmamoğlu ve CHP meselesi değildir, bu bir demokrasi, özgürlük ve insan hakları talebidir. Bir rakip kural dışı olarak oyundan atılmak istendi ama anlaşılan hakem buna izin vermeyecek. Bir kişi iktidarı İmamoğlu’nu cezaevine koyarken 15 milyon onu sandığa koyuyordu. Ve neydi o meşhur vecize; 15 milyon birden büyüktür. Hakkın ve halkın dediği olur.