İmamoğlu’nun tutuklanmasından sonra başlayan gösterilerde toplam tutuklu sayısı 301, bunun 260’ı da 18-25 yaşa arası genç. Gençlerin kahir ekseriyeti üniversiteli, 19’u da Bursa’dan…
Tutuklanma gerekçeleri aynı, toplantı ve gösteri yürüyüşü kanununa muhalefet. Anayasa 34.madde herkes önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir diye dursun, değil mi ki iktidarın sayın valileri önceden o ilde toplantı ve gösteri yapmayı yasaklamışlar, öyleyse bu yasağa aykırı davrananlar suç işlemişlerdir. Böyle buyuruyor sayın devletimiz ve böyle de uyguluyor?
Peki, sayın valilerin anayasal bir hakkı makul ve haklı bir gerekçe yokken sadece siyasi saiklerle ortadan kaldırma hakkı var mı? Hadi haddi aşıp sıradan bir vatandaş olarak devletin hikmetinden sual eyleyemedik diyelim şunu olsun sormak hakkımız değil mi? Madem toplantı/gösteri yasağına aykırı toplanmakla bu gençler suç işledi ve tutukladınız, diğer 2 milyon insanı niye tutuklamadınız? Kanun önünde eşitlikten vazgeçtik bari kanunsuzlukta eşitlik olsaydı!
Evet, gerçekten herkese eşit davranılsa ve bu gösterilere valilik kararına aykırı şekilde katılan 2 milyon insan aynı anda tutuklansaydı ülkemizin insanlık tarihine geçeceği muhakkaktı. Çok mu abartıyorum, hayır hiç de değil. Yapılan iş o kadar tutarsız ve hukuka aykırı ki başka şekilde anlatmak mümkün değil.
Yapılan iş akla mantığa ve hukuka bu kadar aykırıysa neden yapılıyor? Bilmiyorum, gerçekten aklım almıyor, tek bir şey akla geliyor; galiba panikten ve çaresizlikten böyle yapılıyor. Belki de gençlerin bir kısmını alır ibreti âlem için tutuklarsak diğerlerinin de gözü korkar böylece bu gösterileri önleriz diye düşünüyorlar. Bilemiyorum gerçekten ama bir avukat olarak bu ülkede tutuklamanın bir tedbir değil de adeta devletin bir güç gösterisi olarak kullanıldığını söylemekten dilimizde tüy bitti. Devlet güç göstermeyi seviyor ve tutuklayabildiği ölçüde güçlü olduğunu düşünüyor.
Yazının bu kısmını yazmak için tutuklu gençlerin avukatlarının tutukluluğa itirazlarının sonucunu bekledim. Ümit ediyordum ki serbest kalırlar ve ben de bu karamsar yazıyı buruk bir sevinçle noktalarım. Toplantı ve gösteri yürüyüş kanununa muhalefetten tutuklama mı olur, bayram günlerini içeride geçirmeleri yeterli görülür bırakırlar bu gençleri diyordum ama olmadı. İtiraz reddedilmiş TUTUKLULUK HALLERİNİN DEVAMIMA karar verilmiş. Anladım ki devletimiz sadece güç gösterisini değil, o gösteriyi abartmayı da seviyormuş.
Artık yazacak bir şey yok, olayın kendisi her şeyi bütün çıplaklığıyla anlatıyor zaten. Bir gün dahi yatarı olmayan bir suçtan tutuklama veriliyor ve itirazlar reddedilerek ısrarla tutuklamaya devam ediliyorsa bir hukukçunun, avukatın diyeceği bir şey kalmamış demektir. Böyle zamanlarda son ümit sanatta ve sanatçıdadır, mademki konumuz gençler, gençlerin çok sevdiği bir sanatçı olan Tarkan’ın “geçcek” şarkısına kulak vermenin zamanı gelmiştir. Evet, geçecek Allah’ın izniyle. Nasıl ki bütün bayram boyu Bursa’yı teslim alan karamsar hava bu yazının yazıldığı saatlerde dağılmış ve yerini cılız da olsa bir ikindi güneşine bırakmışsa ülkenin üzerindeki kara bulutlar da dağılacak ama yavaş yavaş, biraz daha sabır ve daha çok gayret.