Gezinin çokça polemik konusu yapılan bir sloganı vardı, belki biraz yanlış kullanılmış biraz da yanlış anlaşılmıştı hani “mesele ağaç değil sen hala anlamadın mı?” Orada çok iyi durmamış olabilir ama Ekrem İmamoğlu ve ekibine karşı başlatılan yargısal operasyon sonrası yazdığım yazılar ve yaptığım bazı sosyal medya paylaşımları bana bu başlığı attırdı, sanki adaleti, çiğnenen adaleti savunmuyoruz da Ekrem İmamoğlu’nun şahsını savunuyormuşuz gibi üzerimize gelindi.

Şu anda siyasi bir kimliğim yok, siyaset yaptığım hiçbir dönemde de yolum CHP ile kesişmedi, Ekrem İmamoğlu’nun da birkaç tanesi gözaltına alınsa da geride bir avukat ordusu var maşallah, bizim avukatlığımıza ihtiyacı yok. O halde derdim ne benim, niye sürekli İmamoğlu meselesini gündem ediyorum. Hemen cevap vereyim, derdim hukuk adalet. Bir arkadaşım bu meseleye çok taktın yoksa İmamoğlu senin akraban mı diye takıldı, ben de ona ben İmamoğlu’nun değil ama adaletin hukukun yakın akrabasıyım dedim. Yani benim açımdan mesele ağaç, pardon İmamoğlu değil anlaşıldı değil mi?

Benim açımdan öyle de, protestocu gençler, miting meydanlarını dolduran işçi memur çiftçi açısından farklı mı? Onlar İmamoğlu’nu mu yoksa ülkeyi, ülkenin geleceğini mi savunuyorlar? O gençler kendi karanlık geleceklerine başkaldırmıyorlar mı sizce? Bir anda ülkenin gündemine oturan Yozgatlı Çiftçi Abdullah Ceylan “ülke turpunan şalgamınan yönetilmez” derken derdi sadece turp mu şalgam mı? O da binlerce çiftçi gibi üretemez olmuş, ağır girdi maliyetlerinin altında ezilmiş değil mi? İmamoğlu’na yapılan haksızlık bütün diğerlerinin üstüne tüy dikti. Vatandaş benim cumhurbaşkanı adayıma dahi bunu yapan bana ne yapmaz dedi, çıktı sokağa. İmamoğlu’nu savunmak 86 milyonun hakkını, hukukunu savunmakla özdeş hale geldi. Yani insanlar İmamoğlu’nun siyasi kariyerini ve pozisyonunu değil, kendi seçme hakkını, kendine gösterilmesi gereken asgari saygı hakkını savunuyor. İyice ayaklar altına alınıp çiğnenen adaleti savunuyor.

CHP ile dayanışma içinde bulunan diğer muhalif partilerin derdi İmamoğlu olmadığı gibi CHP’nin de derdi sadece İmamoğlu değil. İmamoğlu akşamında diploması iptal edilip sabahında derdest edilince muhalefet artık iyice anladı ki sandık tehlikeye girmiştir. O yüzden sandık rekabetini bir kenara bırakıp öncelikle sandığı kurtarmak için dayanışmaya girdiler. CHP de elbette cumhurbaşkanı adayı olarak İmamoğlu’na sahip çıkıyor ama onun dahi önceliği sandığı kurtarmak. Çünkü artık iyice anlaşıldı ki sandık tehlikede.

Aslında iktidar cenahından da bakıldığında meselenin sadece İmamoğlu olmadığı rahatlıkla görülür. Yani İmamoğlu’nun yargı alet edilerek devre dışı bırakılması ile yetinemez iktidar, diyelim yarın Mansur Yavaş aday oldu onun da bir şekilde önü kesilir. Nitekim Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasından sonra iyice pervasızlaşan tirol ordusu onu da alacaklar buna da operasyon yapacaklar diye ortalığı velveleye verdiler bile.

Yani ne iktidarın, ne muhalefetin, ne protestocu gençlerin ne de sade vatandaşın hiç birinin gerçek meselesi Ekrem İmamoğlu değil, kimisi ekmek derdinde, ekonomik, kimisi adalet derdinde hukuksal ama hepsinin ortak yanı bıçağın kemiğe dayanması.

Mesele İmamoğlu değil anladın mı?